Cuma, Haziran 16, 2006

BİR DELİ SEVDALI'NIN HAFAKANLARI...

merhaba ...
selam eder hürmetle ellerinizden öperim.
hemen cevap verebileceğinizi tahmin edememiştim. mesajınızı görünce hem şaşırdım hem de sevindim. ilginize çok teşekkür ederim. size mesaj yazdığımı söyleyince eşim de selam söylemişti şimdi size ulaştırabilirim.
sizin bahsini ettiğiniz o tablo her zaman gözümün önünde . hatta sizin mektubunuzdan sonra eski dostlardan da bir mesaj alınca bir duygu yoğunluğu yaşadım. Uzun süredir böyle tatlı, böyle samimi ağlamamıştım. farkettim ki gönülden bağlılık olmuş aslında sekiz yılın geçtiği o topraklara.
ben hep, `özlenen hatıralar ve oradaki dostlardır.` derdim şehir bahsi açılınca. şimdi taşın , toprağın hatta karın , soğuğun da özlenebileceğine kaniyim. bulunduğum yerden memnun olsam da mutluluğumu engelleyen bir his soğukluğu yaşıyorum. moskovanın ayazında sevgi katmanları ile içiçe doymuş ve donmuş duyguları bakalım hangi şehrin sıcaklığı açmaya muvaffak olacak? ya da bakalım olabilecek mi? soğuğu ,karı , ayazı özlemem boşuna değil...
bilmem size de oluyor mu? bazen benim boğazıma bir şeyler düğümleniyor. ne kadar haketmiş olduğumu düşünsem de kendimi gadre uğramış ve yenilmiş hissediyorum. ne kadar içimden atmaya çalışsam da bu hissi bir kelepçe gelip kalbimi sıkıyor sanki. ben mekanın putlaştırılmasından hep uzak tutmaya çalıştım kendimi. hala aynı düşüncedeyim ama insan gönlünün bir yere akmasına mani olamıyor. ve bu bağlılık ( ki belki fazlası da memnudur bilemeyeceğim) artırıyor içimdeki burukluğu. tıpkı sevdiğinin vefazsızlığından yıkılan sefil aşıklara döndüm.
ve bir gün yüz yüze gelirsek o şehirle “sen ki benim kabul olmuş duam , vasiyetimde gömülmek istediğimdin. senin atmosferinde yankılanan dualarım , duygularım, semaya uzanan dileklerim vardı. senin tellerinden duyurdum sevgimi en kıymetlime ve sende tattım babalığı. biraz dikkat etsen göz izlerimi göreceksin her tarafında. bu kadar kalbimi açmışken, sen nasıl bu kadar vefadan bihabersin?” diyecek yakasından tutup sallayacağım ki kıyamete kadar bir daha rahat yüzü görmesin. ama bilmem yapabilir miyim. bakalım yürek o zaman ne söyler.
dertli sölegen olur derler. şimdilik kendim söyleyip dinliyorum. gözlerimden saf şiir halinde akıyor hislerim. yankısını bulacak saf bir ayine bulana kadar. sizi de rahatsız edersem eğer bir deli sevdalının hafakanlarına verin olur mu?
hakkınızı helal edin...


NOT: uzun süre yaşadığım bir şehri terketmek zorunda kalınca gittiğim yerden, aynı kaderi paylaştığım ve çok sevdiğim bir ağabeyime yazdığım mektup.

Hiç yorum yok: