Cuma, Haziran 16, 2006

YÜREĞİM SENDE KALDI ...

Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Güneşin solgun ışıkları hem günün ikindisindeydi hem de yılın. Sararan, dalından ayrılıp Mevlayı zikrederek döne döne düşen bir yaprak aradım. Serin esen bir rüzgar... iliklerime işleyen, tüylerimi diken diken eden bir soğuk esinti. Sen sıcacık bir sarılmayla karşıladın beni. Rüzgarının okşadığı saçlarım yüzüme döküldü.
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Oysa güller vardı sokaklarında. Rayihaları bir melteme binmiş gibi nereye gitsen takip eden domur domur güller. İri yapraklıydı hepsi. Tebessüm yerleşmişti bakışlarına. Davetkardılar ve o kadar nazlı... bir sokağın köşesini dönüverince gülümseyerek bakarlardı sana. Veya yanından umarsızca geçtiğin bir bahçenin duvarının üzerinden sarkıverirlerdi. Rüzgarın her temasında bir sağa bir sola sallanırken yüzlerinde parıldayan derinden, çok samimi bir “hoşamedi” idi duyduğum. Ellerimi kalbimin üzerine götürür her zerremin iştirakiyle cevap verirdim.
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Tıpır tıpır seslerdi uykumu bölen. Hayatım gibi uzun ince çizgilerle süzülüyorlardı camlardan. Nazlı güllerin yanaklarından aldıkları buseler taze ateşler yakıyordu yüreğimde. Her nedense eğri eğri düşüyordu damlalar. Bir yetimin yüzünü yıkar gibi ihtimamlıydılar. Narin ve hassas... uzun, kesintisizdi bazen yağmurların. Ama bunaltmazdı. Özletmezdi mesela güneşi. Yağmur yağarken havanın karardığına hiç şahit olmadım. Aydınlık bir yağmurdu. Temizdi ve temizliyordu. Kumda pişirilen mısırı almak için altında bekleyebiliyordum mesela. Güllerin yanaklarına öpücükler konduran o narin damlalar seni de öpüyorsa şükürden başka neyle mukabele edeceksin? Gözün her daim rahmet bulutlarıyla buğu buğuydu.
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Sokaklarında şen şakrak çocukların vardı. Okul sonrası doldurdukları kriket sahalarında benim çocukluğumu yaşıyorlardı. Mızıkçılık yapan da vardı küsüp giden de ve tabii arabulmak için gayret gösteren de. Yüzlerinde masumluk ve hinlik yanyanaydı. Televizyon kültürüne esir olmamış tertemiz bir nesil. Ertesi gün okul yollarında gördüm hepsini. Neşeyle doluştukları servislerinde yapılmamış ödevlerin mazeretlerini arar gibiydiler. Kaç kişinin misafiri gelmiş, kaç kişi elektrikler kesildiği için ders çalışamamıştı acaba?
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Oruçlu ağızların okuduğu ezanların yankılanıyordu ufuklarında. Göğe açılan ellerin arasında benim elim de yükseldi. Rıza buutluydu dualar. Yüreklerin yangını gözyaşlarıyla dindirilmeye çalışılıyordu. Bir lokma da olsa iftar için ikram yarışı vardı. Bir kişilik oruç tutmuşken iki kişilik iftar etmek zorunda kalsan da göz aydınlığı oluyordu yediğin her lokma. Hatimle kılınan teravih namazlarında üşüdüm ilk defa. “Safları daha sıkı tutalım. Aramıza şeytan girmesin. Hem ısınırsınız da.”
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...
Bir hafta yetecek kadar alışveriş yaptıktan sonra cüzdanımı evde unuttuğumu görünce yaşadığım mahcubiyet... ve satıcının ben bir şey demeden “bunları eve götürün siz gelinceye kadar ben hesabımı çıkartırım” demesi. Yüreği yanardağ gibi alev alev bir yiğit. Neden güzlerin soğuk olmadığını anlıyorum şimdi...
Ben sana geldiğimde mevsim güzdü...ama güller açıyordu sokaklarında. İri yapraklı, cennet kokulu domur domur güller...
Ben senden ayrıldığımda mevsim yazdı...
Mangolar sararmıştı. Muzlar sarkıyordu ağaçlarından. Hindistan cevizleri süt doluydu. Hala yangın yeri gibiydi yürekler. Eller hala en büyük samimiyetle açılıyordu gökler ötesi alemlere. Gözlerde rıza talep etmenin saflığı vardı. Hala iki yana sallanırken “hoşamedi” ediyordu güllerin. Sokakların hala cıvıl cıvıldı oğulların ve kızlarınla. Yağmur yine öyle eğri eğri düşüyor, güllerden bir buse alarak iniyordu toprağa . Camlarda çizdikleri uzun ince yollarda sanki kaderimin ağlarını örüyordu damlalar.
Ben senden ayrıldığımda mevsim yazdı...
Geride yürekler dolusu sevgi kaldı. Yürekler dolusu hasret. Her biri bir dağ gibi dostlar. Hayali bile cihan değer hatıralar kaldı.
Ben senden ayrıldığımda mevsim yazdı...
Yüreğim sende kaldı...

(Pakistan'ın başşehri İslamabad için yazıldı.)
13/04/2006 02:45 Bogota/ Kolombiya

Hiç yorum yok: